Âh Ana!
Mühürlenmiş sözlerim
Kelepçelenmiş dudaklarım da
âh eder
Sûs olmuşum
gönül gergefimde
Taze gelin elinde,
bir çocuğun ağıdında
Yüreğim İnler
Anaa ana âh ana!
Yayla kokan bağrında
Ne edersin
bu emziksiz yavruya
Alıp da koynuna doyursana
Vermezsen ak sütün
helal mi sana
Neden taş bağlarsın
Hiç sarmadığın kundağıma
Al yazman kına kokar
Ellerin kerğiç yaparken
Ağlatırsın beni
yığma samandan beşiğimde
Pamuk tarlasının ortasında
Bir çuval yem uğruna
Neden kıyarsın körpe fidancığa
Âh ana!
Sen bilmezsin demek
Zaman kurudukça avuçların da
ruhuna yaptıracağım hayratla
Bir dudak bir de boyun büker ,
edecegim dularımı
Yollarım
yılların hatırına
Kekik kokan yaylada
Meleşen kuzu olsam da
Sürüne katılıp sokulsam yanına
Kurtlar mı kapmış sürüyü de
Bıçak açmaz olmuş
gelinlik ağzını
Âh ana!
Basıp da bağrına
Ninniler söylemeyeceksen
el kadarcığa
Götür bir kartal yuvasına da
Yem olayım orda
Aç yavrucaklara
Âh ana!
Beğenmediğin şu dünyada
Ben böyle yanarım da
Kokum savrulmaz mı
Sana doymadan gitmiş kızının
Mezar toprağında
Yandım derim şerbet,
Açım derim su verirsin
Hay şu dilimi yılan soksa da
Nefesim kurusa
Belki o zaman basarsın
solgun bağrına.
Var git oğul dersen;
Neden doğurdun ki beni
Aç kurtların sofrasına
Âh ana!
Oku!
Muhtar Emmi oku
Gurbet elden yazdığım
sitem dolu
şiir gibi mektubu
Sor bakalım anama
Gideli arar olmuş mu
selvi boylu oğlunu
‘Yok ‘derse
Çak çakmağı da
yak olur mu?
Elindeki
Anama yazdığım
Bu son mektubu…
duygusalca
19/04/2009
Tülay Akçakoyunlu
|